Bu anketlerin, pazarlama stratejilerinizi belirlerken size yardımcı olacağını düşündüklerimi sizlerle paylaşıyorum.

Not: Bu sonuçların kesin hükümler veremeyeceğini bilincindeyim ancak fikir vereceklerini düşünüyorum.

Birçoğumuz e-ticaret sitelerinden alışveriş yapıyoruz ve yine birçoğumuz doldurduğumuz alışveriş sepetlerini farklı sebeplerden ötürü terk edebiliyoruz. Peki nedir bu sebepler? Bana göre en etkili olan 4 sebebi takipçilerime yönelttim ve aşağıdaki sonucu aldım.

Bu konuyla ilgili yazdığım detaylı yazıya buradan ulaşabilirsiniz.

Aslında sadece dijitalde değil, her türlü kampanyada hangi ödülün verileceği genelde zor bir karardır. İnsanların tatilleri mi yoksa elektronik cihaz gibi maddi değeri daha somut hissedilen elektronik cihazları mı daha çok seçeceğini hep merak ederim.Bununla ilgili oluşturduğum ankete katılan 266 kişinin %62’si, tercihini elektronik cihazlardan yana kullandı. İnsanlar bu seçimi yaparken bence işten izin alma, uygun tarihleri denk getirme gibi zorlukları da göz önünde bulundurdular.

Facebook, Twiter, Instagram ve diğerleri. Hangisine kullanırsak kullanalım reklamlara maruz kalmamız kaçınılmaz oluyor (reklamveren olarak ben bile bazen sıkılıyorum). Peki insanları en çok hangi mecradaki reklamlar rahatsız ediyor? Bu anketi yaptım ve sonuç tam da tahmin ettiğim gibi çıktı: Youtube!

Aslında tarihi belli olan günlerle ilgili yapılan paylaşımların ismi “Doğru Zamanlı Paylaşım”dır ancak kullanımı daha yaygın olduğu için bu başlığı tercih ettim.Markaların kendi ürünlerini de dahil ettikleri bu paylaşımlarla ilgili takipçilerime ne düşündüklerini sordum. Sonuç neredeyse yarı yarıya çıktı.

SHem yabancı hem de yerli pazarda kelime oyunu yapılan birçok reklam görüyoruz. Bunların bazıları çok zekice olup gülümsetebildiği gibi bazıları da çok gereksiz olabiliyor. İnsanlar bu durumla ilgili ne düşünüyor? Öyle bir sonuç çıktı ki, cevap gayet net. İnsanlar kelime oyunu yapılacaksa zeka parıltısı görmek istiyor.

Pazarlama stratejilerinin en önemli aktörleri belli aralıklarla değişir. Bulunduğumuz dönemde en popüler bulduğum 4 strateji hakkında anket yaptım. Kazanan, benim de çok fazla ilgi duyduğum nöro pazarlama oldu.

Nöro pazarlama ile ilgili yazılarıma göz atmak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.

Hem çok fazla eleştiri hem çok fazla övgü alan bu reklam hakkında insanların ne düşündüğünü merak ettim. Oy sayısı çok fazla olmasa da beğenenlerin yüzdesi beni hem şaşırttı hem de memnun etti; çünkü ben de bu reklamın başarılı olduğunu düşünenlerdenim. “Nasıl başarılı bulursun ya?” demeden önce reklamı detaylı olarak analiz ettiğim şu yazımı okumanızı tavsiye ederim.

Reklamın tarihine kadar dayanan ama hiçbir zaman eskimeyecek bir soru. Herkes için cevabı farklı olsa da benim için cevabı gayet net ve tek: Tabii ki olur! Aşağıda çıkan sonuç, insanların da genellikle bu görüşte olduğunu gösteriyor.Bu konuyla ilgili birçok pazarlama gürusu ile irtibata geçtim ve kendilerinden fikir istedim. Sonuç olarak ortaya güzel bir yazı çıktı. Sizi aşağıdaki linke davet ediyorum.

Güven Borça, Sina Afra, Temel Aksoy, Fatoş Karahasan ve Bora Alçı’nın da görüşlerinin bulunduğu kapsamlı yazıma buraya tıklayabilirsiniz.

Müşterilerle sıcak mı konuşmalıyız yoksa resmi mi? Sıcaklığımızı laubalilik olarak algılarlar mı? Bu sorular her zaman sorulur ve cevapları aranır. Sektöre göre değişebileceğini kabul etsem de ben çoğu şirketin samimi bir dil kullanmasından yanayım. Aşağıdaki sonuç da yeterince açık değil mi?

Samimi iletişimin pazarlamadaki yerine Safari örneği ile bakmak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.

Ülkemiz, maalesef çoğunluğunu olumsuz konuların oluşturduğu yoğun bir gündeme sahip. Hal böyle olunca markalar her olayda “Acaba iletişime devam mı etsek yoksa durdursak mı?” diye arada kalıyor. Ben de çalıştığım her şirkette bu ikilemi yaşıyorum. Bu durumu insanlara sordum ve aşağıdaki gibi bir sonuç elde ettim.Belki oy sayısı sizi tatmin etmeyecektir. Ancak ilk sıradaki seçeneğin oranı bence yeterince tatmin edici.