Yardım Etmeye Ne Zaman Gönüllü Oluruz?
Pazarlamanın odağında insan, insanın da temelinde düşünme ve karar alma olduğuna göre, insan psikolojisi ve nöro bilimle ilgili her konu aslında pazarlamayla da doğrudan veya dolaylı olarak ilgilidir. Bu düşüncemden dolayı da blogumda salt pazarlama yazılarının yanında nöro pazarlama ve nöro bilimle ilgili yazılara da yer veriyorum.
Bu yazımda da insanların, 1 kişinin başına gelen dertlerde gösterdikleri yardım etme çabasını, bir topluluğun başına geldiğinde neden -genellikle- göstermediklerine değindim. Bu bilgileri Dan Ariely’nin Akıldışının Mantığı kitabından edindiğimi belirtmek isterim.
Not: Buradaki maddeleri, sosyal sorumluluk projesine girişirken göz önünde bulundurmakta fayda var.
Örnek Sosyal Sorumluluk Projeleri ve Yaratıcı Tasarımlar için tıklayın.
Yakınlık
Akrabalarımıza, sosyal grubumuza ve benzerlik gösterdiğimiz kişilere kendimizi yakın hissederiz. Bu yüzden kötü bir hastalık geçiren akrabamıza veya başı dertte bir arkadaşımıza yardım etmek için para verme olasılığımız yüksektir; ancak bunun yanında bizden çok uzaklarda acı çeken insanları bire bir tanımadığımızdan dolayı onlarla empati kurmamız zor olur ve merhamet duygumuz tetiklenmediği için harekete geçmeyiz.
Yakınlığın etkisi öyle güçlüdür ki; yüksek ücretli işinden çıkartılan bir komşuya yardım için para verme olasılığımız, şehrin sokaklarında yaşayan muhtaç birine para verme olasılığımızdan daha yüksektir. Hele ki binlerce kilometre uzaktaki deprem mağdurlarına para verme ihtimalimiz daha da düşüktür.
Canlılık
Size bir yerde birilerinin açlıktan öldüğü söylendiğinde, o kişilerin muhtaç hallerini görmezseniz duygu düzeneğiniz kolay kolay faaliyete geçmez; ancak soğuk suda boğulan ve çığlıklarını duyduğunuz biri için harekete geçme ihtimaliniz çok daha fazladır, çünkü canlı görüntü sayesinde karşıdakiyle empati kurabilirsiniz. Bu da sizi harekete geçmeye ve yardım etmeye yönlendirir.
Canlılıkla ilgili bu durum, sadece yardım etme konusunda değil, her şeyde geçerlidir. Arkadaşınızın size bir maçın veya konserin ne kadar güzel olduğunu anlattığında hissedeceğiniz duyguyu düşünün, bir de o maçı veya konseri bire bir olay yerinde izlediğinizi düşünün. Canlılığın farkı işte budur.
Okyanusta Damla Etkisi
Az gelişmiş bir ülkede birçok kişinin kirli su yüzünden öldüğünü düşünün. Her birimiz en fazla birkaç kişiyi kuratarabilir, milyonlarca insanı çok ciddi bir ihtiyaçla baş başa bırakırız. Bu tür büyük ihtiyaçların küçük bir bölümünü karşılayabileceğimiz göz önünde tutulduğunda, insanlar “Ben ne yapabilirim ki?” diye düşünmeye meyilli olabilir.
Burada insanların, “Herkes küçük küçük yardım ederse ortaya büyük bir yardım çıkar.” gerçeğini göz ardı ettiklerini de unutmamak gerekir.
Sonuç
Sıkıntıda olan birini yakınımız değilse, olaya canlı olarak şahit olmamışsak veya kendi yardımımızla birçok kişiye yetemeyeceğimizi düşünüyorsak yardım etme dürtülerimiz daha zor harekete geçiyor ve bazı olaylara duyarsız kalabiliyoruz. Bu yazının özeti niteliğinde olan grafiği de paylaşarak yazımı sonlandırıyorum.