Toplum olarak muhalefet olmayı çok seviyoruz. Gerek “hiçbir şeyi beğenmeyen kişi” etiketinin cool olduğunu düşünmekten, gerekse de herkesten farklı olma gayretinden ötürü herkesin beğendiği bir şeyi eleştirme gayretinde olan birçok kişi var etrafımızda. Bunun bir yansımasını yarışma jürilerinde en çok konuşulanın her zaman “en beğenmeyen” kişi olmasında görebiliriz.
Bu durum, toplumsal olaylara karşı markaların yaptığı çalışmalara verilen tepkilerde de değişmiyor. Bir kesim “helal olsun” derken başka bir kesim “reklam kokan hareketler” görüşünü savunup markayı eleştiriyor.
Örnek sosyal sorumluluk projelerinin yaratıcı tasarımları için buraya tıklayabilirsiniz.
Son günlerin en çok konuşulan toplumsal olayı kuşkusuz Özgecan’ın başına gelenler. Birkaç kendini bilmez çatlak sesin dışında 7’den 70’e herkes bu olayın ne kadar vahim olduğu konusunda hemfikir, üstelik erkek-kadın ayırt etmeksizin çoğu kişi kadına şiddet sorununa farkındalık yaratmaya çalışıyor bir şekilde.
Filli Boya da bu farkındalık kapsamında 16 Şubat akşamı TV’de bir markadan görmeye çok alışık olmadığımız bir çalışmaya imza attı. Prime time denilen TV kanallarının en çok izlendiği bir saat aralığında, ekranın simsiyah olduğu ve sadece #Özgecanİçin yazısının belirdiği bir görüntü kanallarda eş zamanlı olarak yer aldı.
Samsung’un sosyal sorumluluk projesi “Duyan Eller” ile ilgili yazım için buraya tıklayabilirsiniz.
Belli bir olaya toplumun verdiği tepkiler hep ilgimi çektiği için Filli Boya’nın bu çalışmasıyla ilgili de insanların düşüncelerini merak ettim ve Ekşisözlük’te 18 Şubat saat 17:00 itibari ile yapılan 215 yoruma bir göz attım. Olumlu, olumsuz ve nötr olarak sınıflandırdığım yorumların yüzdesini sizlerle paylaşıyorum.
Yorum yazanların yaklaşık 4’te 3’ü bu çalışmayı olumlu bulmuştu. Üstelik bu küçük datanın büyük çoğunluğunu genç bir kitlenin, yani eleştirmeye çok hevesli bir ekşisözlük kitlesinin oluşturduğunu da göz önünde bulunduralım. Olumlu ve olumsuz yorumlara örneklerle bakacak olursak:
Olumlu Yorumlar
Çoğu kişi bunun TV kanalları tarafından yapılan bir çalışma olduğunu sandı.
Bir marka tarafından yapıldığı sadece internetten öğrenebildiği ve Türkiye’de internet kullanmayan hala çok büyük bir kitle olduğu için, markanın “reklam yapma” gibi bir gayesinin olmadığı belirtildi.
Olumsuz yorum yapanların hiçbir şeyi beğenmeyen kişiler olduğunu düşünenler vardı.
Marka ile arasında duygusal bir bağ oluştuğunu söyleyenler oldu.
Reklam işiyle uğraşanlardan da takdir topladı.
Olumsuz Yorumlar
Logo koymamasının da bir reklam stratejisi olduğunu düşünenler vardı.
Özgecan’ın adının reklam malzemesi yapıldığı da savunuldu.
Bunu yapacağınıza ailesine yardım yapsaydınız diyenler de oldu.
Twitter’dan duyurmak için fenomenlere para verildiğini iddia edenler vardı.
Bence…
Belki yazının girişinde yazdıklarımdan da anlaşılmıştır, ben kesinlikle olumlu düşünenlerdenim. Sonuçta bu bir marka, tabii ki ticari kaygıları olacak. Ama bir marka hem kar amacı güden hem sosyal sorumlu bir marka olamaz mı? Olabilir.
Filli Boya yetkilileri de bu reklamı hazırlarken, samimi duygularının yanında reklamı kimin yaptığının bir şekilde duyulacağını ve çok güzel bir imaja sahip olacaklarını düşünmüş de olabilir. Her “duyarlı” reklamın az da olsa bir ticari gayesi vardır ama asıl önemli olan bunu rahatsız etmeyecek derecede ve gerçek amaçtan şaşmayacak şekilde yapmaktır. Ben Filli Boya’nın bunu başardığını düşünüyorum. Ki asıl kitlesi boyacılar olan bir firmaya böyle bir çalışmanın ne kadar geri dönüşü olacağı da muamma. Fakat akılda kalacakları kesin.
Sonuç olarak, reklam olacaksa da böylesi olsun diyorum. Üstelik bu çalışmayı hala izlediği kanal tarafından yapıldığını sanan milyonlar olduğunu düşünürsek. Filli Boya’nın daha önce ne yaptığını öğrenmek için Google’a “Filli Boya bağış” yazıp araştırabilirsiniz. Eleştirilmesi gereken onca kişi ve kurum varken başarılı bir farkındalık yaratan Filli Boya’nın bu çalışmasını eleştirmeyi haksız buluyorum. Son olarak da Genel Müdürlük binasının fotoğrafını paylaşıyorum.