Sosyal Medya

Kişisel Markanız İçin Etkili Linkedin Taktikleri

Spread the love
Kişisel markamızı en iyi yaratabileceğiniz platform şüphesiz ki Linkedin. Ancak bu platformun son zamanlarda amacından saptığını hepiniz fark etmişsinizdir. Facebook ile yetinmeyip burada da özlü söz paylaşanları, hayırlı haftalar dileyenleri bolca görmeye başladık. Bu durumla ilgili yazdığım yazıya aşağıdaki butona tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Bu yazımda ise kendi gözlemlerim ve araştırmalarım neticesinde LinkedIn’de etkili kişisel marka yaratmak için bazı taktikleri paylaşacağım. Çok fazla lafı uzatmadan başlamak istiyorum:

1) Kurumsal Fotoğraf Kullanın

“E herhalde yani, bu mu tüyo?” demeyin. Ben de normalde sizin gibi düşünüyorum ancak hala Facebook profilindeymiş gibi güneş gözlüklü, araba içinde veya yazlık bir mekanda çekilmiş fotoğraflarını LinkedIn profilinde kullananlar azımsanmayacak seviyede. Çok büyük bir hata. Mümkün olduğunca profesyonel poz verdiğiniz ve yüzünüzün net olduğu fotoğrafları tercih edin.

2) Güçlü Profesyonel Başlık Tercih Edin

Bu alana çalıştığımız şirketi ve o şirketteki pozisyonumuzu yazıyoruz genel olarak. Buraya kadar bir yanlışlık yok. Ancak profilinizi ziyaret eden kişilerin ilk gördükleri yerlerden bir tanesi de bu alan. Bulunduğunuz pozisyon dışında güçlü olduğunuz yanlara da 110 karakter sınırı içerisinde yer vermeye çalışın. “Dijital Pazarlama | Sosyal Medya” yazmak gibi. Ayrıca bu alanın hemen altında bulunan sektör bilginizi de doğru seçin. Sektöre göre çok fazla arama yapıldığını unutmayın.

sikca-yapilan-yazim-hatalari

3) Özet Alanından Faydalanın

Gözlemlediğim kadarıyla burası çok ihmal ediliyor. Bu alanda neler yaptığınızı, bugüne kadar neler başardığınızı, öne çıkan ve sizi farklılaştıran özelliklerinizi, ilgi alanınıza giren sektörleri ve irtibat bilgilerinizi 5 farklı başlık halinde sıralayın. Burada ilgi çekmeyi başarabilirseniz CV’nizin tamamına bakılma ihtimali artacaktır.

4) İletişim Bilgileri’ni Doldurun

Profil fotoğrafınızın olduğu alanın sağ altında bulunan “İletişim Bilgileri” bölümüne tıkladığınızda karşınıza iki farklı başlık çıkacak. Bunlar hangi bilgilerinizin sadece bağlantılarınıza, hangilerinin tüm herkese gözükeceğini gösteren alanlar. Buraya Twitter hesabınızı veya kişisel blogunuzun adresini ekleyerek mevcut ve potansiyel bağlantılarınızı diğer platformlara da taşıyabilirsiniz.

5) Profil URL’inizi Oluşturun

Normalde LinkedIn profil linkinizin sonunda sayılar yer alır. Bu durumu değiştirerek kendinize özel bir kullanıcı adı alabilirsiniz.
  • Yine profil fotoğrafınızın bulunduğu alandaki “Profili görüntüleyin” butonunun hemen yanında bulunan ok işaretine tıklayın,
  • Açılan menüden “Genel profil ayarlarını yönet” başlığına tıklayın,
  • Sonrasında karşınıza gelecek olan sayfanın sağ tarafına bulunan “Genel profil URL’niz” alanından kendi kullanıcı adınızı oluşturabilirsiniz.
Bu tekil kullanıcı adınız, sizin hem LinkedIn’de hem de Google aramalarında daha kolay bulunmanızı sağlayacaktır.

6) Aktif Olun

Tabii bu demek değil ki alakalı alakasız şeyler paylaşın. Ama istikrarlı bir şekilde paylaşım yapın. Bu; yazdığınız bir yazı olabilir, sektörünüzle alakalı bir yazının linki olabilir, katılacağınız bir seminerin bilgisi olabilir, yine alanınızla alakalı yararlı bir bilgi olabilir veya kazandığınız bir başarı olabilir.

Her ne olursa olsun (alakasız olmadığı müddetçe) mutlaka aktif olun. İnsanların sizi unutmasına izin vermeyin. Yaptığınız her aktivite bağlantıda olduğunuz kişilerin haber akışına düşeceği için sürekli göz önünde bulunmuş olacaksınız.

7) Profil Ziyaretleri Yapın

Çalışmayı istediğiniz bir şirket varsa, o şirketteki ilgilendiğiniz departmanın başındaki kişinin veya o şirketin İK biriminden birinin profilini ziyaret edin -tabii ki taciz seviyesinde değil. Hangi pozisyonda olursa olsun herkes kendi profiline kimlerin baktığını muhakkak kontrol eder. Bu sayede o kişilerin sizi görmelerini sağlayabilirsiniz.

8) Linkedin Gruplarına Katılın

Bu gruplar profesyonel çevrenizi genişletmek için çok elverişlidir. Burada kendi sektörünüzden kişilerle daha kolay iletişim kurabilir, onlarla bilgi alışverişi yapabilir ve uzmanı olduğunuz konularda bildiklerinizi paylaşarak kişisel markanızı güçlendirebilirsiniz.

Üstelik LinkedIn gruplarının sağladığı bir başka avantaj neticesinde, aynı grupta olduğunuz kişilerle bağlantı içerisinde olmasanız bile onlara direkt mesaj gönderebilirsiniz.

9) Pulse’ı İhmal Etmeyin

Pulse’da bir yazı yayınladığınızda, bağlantılarınız arasında Pulse’ı kullananlara bildirim gidiyor. Bildirim giden kişilerin yazınızı beğenmesi oranında yazınızın yayılma hızı artıyor. Yazınız ne kadar beğenilirse profilinizin görüntülenmesi ve aldığınız bağlantı talepleri, yani bir bakıma fark edilmeniz artıyor. Pulse’ı, uzmanı olduğunuz konularda yazılarına yer vermek üzere muhakkak kullanın, çok faydasını görebilirsiniz. Tecrübe ile sabittir.

10) Yetenekler&Onaylar, Projeler, Sertifikalar

Bu alanları önemsemiyor olabilirsiniz ama kişisel markanız için oldukça etkili bilgiler olduğunu belirtmek istiyorum. Yetenekler alanına güçlü olduğunuz yönleri anahtar kelimeler ile sıralamanız, Projeler alanına tek başınıza veya bir ekip ile tamamladığınız projeleri yazmanız, Sertifikalar alanında da aldığınız sertifikalara yer vermeniz karşı tarafa sizin ne kadar donanımlı olduğunuz hakkında çok önemli fikirler verecektir.

11) Gizlilik Ayarlarınızı Gözden Geçirin

Eğer bazı ayarlarınızı gizlerseniz yukarıda bahsettiğim aktif olun, profil ziyaretleri yapın, gruplara katılın gibi tüyolar bir işe yaramayacaktır. Çünkü bu gizlenen ayarlar, sizin yaptığınız aktivitelerin ve profilinizin görünmesini engelleyecektir.
  • Faaliyet yayınını etkinleştirin/devre dışı bırakın: Mutlaka “Açık” durumuna getirin. Bu sayede grup katılımlarınız, beğendiğiniz sayfalar vb. aktiviteleriniz bağlantıda olduğunuz kişilerin haber akışında görünecektir.
  • Siz başkalarının profilini görüntülediğinizde onlar ne görüyorlar: “Adınız ve unvanınız” seçeneğini seçin. Bu sayede profiliniz ziyaret ettiğiniz kişiler sizin kim olduğunu görebilecektir. Ayrıca unutmayın ki siz profilinizi gizlerseniz, siz de sizin profilinizi görüntüleyen kişileri göremezsiniz.
tus-beyinli-blog-ana-sayfa
reklam-analizleri

Akin Ozcan

1985 yılının Aralık ayında Akın Özcan olarak dünyaya geldim. 2003'te Pertevniyal Anadolu Lisesi'nden, 2007'de İstanbul Üniversitesi İktisat Bölümü'nden mezun oldum. Askerlik görevimi yerine getirdikten sonra 2008 yılında Finansbank’ın ADK Pazarlama departmanında başladığım profesyonel yaşamıma, Turkcell Global Bilgi, DenizBank ve Bilyoner.com'un dijital pazarlama ve sosyal medya departmanlarında görev alarak devam ettim. Son olarak Findeks.com'un dijital pazarlama departmanında da 2 yıl çalıştıktan sonra 9 yıllık kurumsal iş hayatımı 30 Mart 2018'de noktaladım. Bugüne kadar web sitesi yönetimi, dijital proje yönetimi, içerik pazarlaması, Google ve sosyal medya reklam yönetimi, medya planlama, sosyal medya içerik yönetimi, viral pazarlama, e-mail ve SMS pazarlaması, performans pazarlaması, PR ve offline pazarlama görevlerinde yer aldım. Şu anda ise stok fotoğrafçılığı yapıyorum. Aynı zamanda da 7 yıllık yazarlık kariyerimi şu an bulunduğunuz blogumda sürdürüyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.