Diğer

Bilim ile Pazarlamanın Evliliği: Nöro Pazarlama

Spread the love

Günümüzde her teknolojinin inanılmaz boyutlara ulaşması gibi, pazarlamada da teknikler ve sınırlar bir hayli genişledi. Pazarlamanın aştığı boyut, kulağınıza çalınmış olması muhtemel olan “Neuro-Marketing” (NeuroMarketing/Nöro Pazarlama) tekniğini ele alacağız bu yazıda. Yine bu yazıda beynin ve satın alma eğilimlerinin ucu bucağı olmadığını göreceğiz.

Nöro pazarlama, satın alma ve satın almaya karar verme eğilimlerimizi, beynimizin nasıl çalıştığını ve nasıl karar verdiğimizi bilimsel tekniklerle ölçen ve açıklamaya çalışan bir pazarlama türü.

Bilim ile pazarlamanın evliliği de denilebilir.

Nöro pazarlama; pazar ve pazar değişimiyle bağlantılı insan davranışlarını anlamak ve analiz etmek için fizyolojik araştırma, cihaz ve tekniklerinin karar vericilerini temsil eden örnek kitleye uygulanmasıdır. Başka bir deyişle “neuromarketing”; nörolojik araştırmalarla elde edilen verilerin pazarlama disiplinine aktarılması anlamına geliyor. İçinde bilim olması sebebiyle biraz karışık geliyor değil mi? Daha basit haliyle, pazarlama uzmanları, bu bilim dalında geliştirilen teknikleri kullanarak, insanların satın alma kararını nasıl verdiklerini ve hangi pazarlama araçlarından nasıl etkilendiklerini anlamaya çalışıyorlar.

Dünyada ve Türkiye’de de yaygınlaşmaya başlayan nöro pazarlamadan faydalanan isimler şöyle: Vodafone, Eti, Pınar, Tofaş, Ülker, Garanti Bank. Fiat reklamlarında da ve Punto Evo’ nun ikinci reklam müziği bu yöntemle seçilmiş. Turkcell’in “Hayat Paylaştıkça Güzel” reklamının kısa versiyonu da bu yöntemle hazırlandı. 

Peki Nöro Pazarlamanın Ortaya Çıkışı Nasıl Oldu?

Amerikalı Nörolog Read Montague’a borçluyuz bu buluşu. Montague, Amerika’da Coca Cola’nın neden Pepsi’den daha fazla tercih edildiğini araştıran bir deney yapıyor. Gözleri bağlanan deneklere Coca Cola ve Pepsi tattırılıyor; Pepsi’nin tadı daha çok beğeniliyor. Birinin Pepsi, diğerinin Coca Cola olduğunu anlayan denekler birdenbire, Coca Cola’nın tadını daha çok sevdiklerini söylüyorlar. Bu bir marka ile duygusal bağ kurarak olumlu duygular geliştiren tüketicilerin, beyinlerinde kimi bölümlerin harekete geçtiğinin bir ispatı ve nöro pazarlama macerasının da başlangıcı oluyor.

Nöro pazarlama araştırmalarında, insanlara anketle sorulan sorulardan çıkarılan sonuçların yerini, beyin dalgalarının ölçümü alıyor. Araştırmaya katılan gönüllü deneklerin başlarına beyin dalgalarını ölçen bir cihaz bağlanıyor. Saniyede 128 veri ölçebilen elektrotların saptadığı beyin dalgalarının ne anlama geldiği tespit ediliyor. Bilimin karmaşıklığı ile pazarlamanın taktikçiliği ile ortaya bu evlilik çıkıyor; sonra yepyeni pazarlama sürümü olup gündemde önemini koruyor.

Not: Bu yazı, konuk yazar Merve Bulmuş tarafından kaleme alınmıştır.

Merve Bulmuş

Meslek lisesi 'Bilişim Teknolojileri' bölümünde okurken ben 'edebiyatçı' olacağım dedim. Kaderin cilvesi... 'Tarih' bölümüne yerleştim. Sevemedim. Bana göre değil dedim. Kendime bir ideal belirledim ve 'Reklamcı' olmalıyım ben dedim. Selçuk Üniversitesi Reklamcılık Bölümü'ne yerleştim. Bir okul nasıl sevilebilirse daha fazla sevdim. Mezun olurken hüzünlendim. Mezun olup, şehrime dönünce çok geçmedi bir reklam ajansına girdim. 'Dijital Pazarlama' departmanında 'junior'lığı sevemedim. Şimdi kendimi buldum dediğim, kendimle bütünleştirdiğim, seve seve bitiremediğim işteyim. Metin Yazarlığımı da seve öle icra etmekteyim. Ayrıca, tarih sevdasını beynime işledim, hep bir yandan ilgilenirim. Oldum olası 'Leopar'ları çok severim. Alternatif tıp, aslında ot çöp yani koca karı ilaçları ile ile yakından ilgilenirim. Şimdilerde bir kedi annesiyim. İsmi "Leo". Oğlum ismini büyük büyük atası leoparın leo'sundan alıyor; bununda bilinmesini isterim. Bu biyografiyi sonuna kadar okuyabilmiş iseniz, çok teşekkür ederim:)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.