Diğer

Beyninizi İnternete Teslim Etmeyin

Spread the love
Çoğalan internet kullanımımızın beynimizi nasıl etkilediğini muhtemelen hiçbirimiz düşünmemişizdir. ForensicPsychology.net tarafından yapılan araştırmadan yola çıkarak yazımda bu konuya değineceğim.
Öncelikle internetin ne kadar fazla kullanıldığını ispatlayan birkaç rakam ile başlayalım. Her ay internette harcanan toplam saat miktarı 35 milyar! Bu saat sayısına ulaşılmasında pay sahibi olanların %61’i kendilerini internete bağımlı olarak nitelendiriyor. Bu verilerin sonucu olarak da günümüzde 60’lı yıllara göre3 kat daha fazla bilgi tüketiyoruz.
İş yaşamımızda Windows, E-maillerimiz ve diğer programlar arasındaki geçişlerimizi her 2 dakikada 1’den fazla kez yapıyoruz. Kullanıcıların %75’i en az 2 ila 4 sekme arasında geçişler yaparak çalıştıklarını belirtiyor.
Peki bu çok yönlü çalışma beynimizi nasıl etkiliyor?
Beynimizi hem duyma hem de görme fonksiyonlarımız için aynı anda zorladığımızda, üzerimizde oluşan stresten dolayı problem çözme yeteneğimiz azalıyor, düşünmemiz yavaşlıyor ve yaratıcılığımız azalıyor.
İyi haber: Google beynimizin yerini alıyor!
Google’ı her gün 7,2 milyar kez ziyaret ediyor ve burada 3 milyar arama yapıyoruz. Yani Google hemen hemen beynimizin yerine çalışıyor. Google yokken bir bilgiye ihtiyacımız olduğunda, bu bilgiye sınırlı sayıda kaynaktan ulaşıyorduk. Beynimize kaydettiğimiz bu bilgiye tekrar ihtiyacımız olduğunda hatırlamaya çalışmak zorunda kalıyorduk. Fakat Google’dan sonra aradığımız bilgileri internetten çok rahat elde edebildiğimiz gibi o bilgilere tekrar ihtiyacımız olduğunda tekrar hatırlamak zorunda kalmıyoruz. Çünkü biliyoruz ki istersek tekrar elimizle koymuş gibi o bilgilere ulaşabiliriz.
Peki mutlu muyuz?
Hayır! İnternet müptelalarının depresyona girme ihtimalleri diğer kişilere göre 2,5 kat daha fazla. Çünkü bu yoğun kullanım; konuşma, duygu, algı ve hafıza kabiliyetlerimizin oluşumunda beynimize gerekli sinyallerin iletilmesi görevini üstlenen beyaz maddenin %20 oranında azalmasına neden oluyor.
Şüphesiz ki bulunduğumuz dönemde kendimizi internetten tamamen soyutlamak mümkün değil. Zaten bunu yaptığımızda yararının mı yoksa zararının mı daha fazla olacağı bir tartışmaya açık bir durum. Ama elimizden geldiğince beynimize de nefes alma şansı tanıyalım. Google’a rağmen ona hala çok ihtiyacımız var. :)

Akin Ozcan

1985 yılının Aralık ayında Akın Özcan olarak dünyaya geldim. 2003'te Pertevniyal Anadolu Lisesi'nden, 2007'de İstanbul Üniversitesi İktisat Bölümü'nden mezun oldum. Askerlik görevimi yerine getirdikten sonra 2008 yılında Finansbank’ın ADK Pazarlama departmanında başladığım profesyonel yaşamıma, Turkcell Global Bilgi, DenizBank ve Bilyoner.com'un dijital pazarlama ve sosyal medya departmanlarında görev alarak devam ettim. Son olarak Findeks.com'un dijital pazarlama departmanında da 2 yıl çalıştıktan sonra 9 yıllık kurumsal iş hayatımı 30 Mart 2018'de noktaladım. Bugüne kadar web sitesi yönetimi, dijital proje yönetimi, içerik pazarlaması, Google ve sosyal medya reklam yönetimi, medya planlama, sosyal medya içerik yönetimi, viral pazarlama, e-mail ve SMS pazarlaması, performans pazarlaması, PR ve offline pazarlama görevlerinde yer aldım. Şu anda ise stok fotoğrafçılığı yapıyorum. Aynı zamanda da 7 yıllık yazarlık kariyerimi şu an bulunduğunuz blogumda sürdürüyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.